Sürdürülebilirlik diye başlayan yazıları okumayı bıraktınız mı? Haklısınız. Üçüncü sınıf kömürden elektrik üretmeye çalışan ülkelerin, düzmece denetim şirketi raporu ile emisyon değerlerini gizleyen küresel markaların olduğu ortamda, kullandığınız deodoranta laf edilmesi hiç adil değil. İnsanın doğa ile uyum içinde yaşaması fikri, bütünüyle inandırıcılığını kaybetti. Artık tek bir hedef var “Daha fazla zarar vermemek”. İşte bu, sürdürülebilirliğin temeli. İnsan, geçtiği her yerde ne yazık ki kendinden büyük bir ayak izi bırakıyor. Bu yıkıcı etki sadece gezegenimize karşı değil. O yüzden sürdürülebilirlik, sadece çevre için kullanılan bir kavram değil. Bizim bahsedeceğimiz sürdürülebilirlik, işletmelerin finansal varlıklarını koruyarak hayatta kalma mücadeleleri ile ilgili. Bunun için yersiz bir iyimserlik yerine, güçlü bir denetim ve savunma mekanizması geliştirilmesini savunuyoruz.
Firmanız, finansal bir suistimal, hile ve saldırı ile karşı karşıya kaldığında bütün dengeler bir anda değişebilir. Son derece güçlü görünen firmaların bu çeşit suistimallerle içten içe çürümüş ağaçlara dönüştüğünü çok gördük. Elbette hiçbir şey bir gecede olmuyor. Küçük ihmaller, iyi niyetli görmezden gelmeler bir süre sonra büyük bir yıkıma dönüşüyor. Bu makale, size son derece güvenilir ve güncel birtakım istatistikler vererek işletmelerin karşı karşıya kaldıkları finansal hile ve suistimalleri anlatacak. Suistimal İnceleme Uzmanları Derneği (ACFE), firmalara karşı işlenen finansal suçları izlemek için 1988 yılında Amerika’da kurulmuş. Kurum, bütün dünyada yaptığı anketler ve vaka analizleri sonrası iki yılda bir kapsamlı bir rapor hazırlıyor. Bu yazıda sizinle paylaşacağımız veriler de işte bu ACFE’nin 2022 yılı raporundan.
Sebepler ve sonuçları
Firmalara karşı işlenen mali suçların diğer suçlara göre oranı artmıyor olsa bile verdiği zarar büyüyor. Bunun üç önemli nedeni var. Birincisi teknolojinin hızlı gelişimi sonucu ortaya çıkan yeni dijital yollar. Hem finansal suç işlemenin hem de işlenen suçu gizlemenin yolu kolaylaşıyor. Ama aynı teknoloji, bu suçlara karşı savunma geliştirilmesi için de kullanılıyor. İkincisi ise pandemi ile birlikte hayatımıza giren esnek çalışma modeli. Ofis ortamı dışında işlenen suçları izlemek çok daha zor. Bir sebep daha var. O da sosyal medyada işlenen daha konforlu ve keyifli bir hayat özlemi. Bu sanal dünya, insanları çalıştıkları hatta yönettikleri firmalara karşı suç işlemeye itiyor.
Suistimali tespit kolay olmuyor
125 ülkede 2 bin 504 vakanın incelenmesi ile ortaya çıkan verilere göre bir finansal suistimale uğrayan firmaların yüzde 52’si, suistimalden kaynaklanan zararını tazmin edemiyor. Çünkü suistimal gerçekleştikten sonra karmaşık kayıt sistemi içinde hasarı tespit etmek zor olduğu kadar, bunu piyasadan gizlemek de zor. O sebeple kol kırılıp yen içinde kalıyor. Dünyada bir firmanın uğradığı suistimali tespit süresi ortalama 14 ay. Çünkü minareyi çalan kılıfını da uyduruyor. Bu sürede firmalar yine küresel ortalamaya göre ayda 8 bin 300 dolar kaybediyor. Çarpıcı olan, küçük işletmelerde finansal suçların işlenme oranı büyük firmalara göre çok daha yüksek. Çünkü denetim mekanizması zayıf, eğitim yok. Küçük işletmelerde fatura suistimalleri, büyük işletmelere göre iki kat fazla. Çek ve diğer ödeme tahrifatları yoluyla işlenen suçlar ise büyük işletmelere göre dört kat fazla. Firmalara karşı işlenen bu suçların tespiti ile ilgili istatistik de çok çarpıcı. Yüzde 40’tan fazla vaka, ihbar yoluyla tespit ediliyor. Burada da ihbarcı, yüzde 50 oranında diğer çalışan oluyor. Yani bir başka ifade ile suç ortağı. İhbar olmadığı sürece tespit zor çünkü bunun için iyi çalışan bir denetim mekanizmasına ihtiyaç var ve firmalar bu tip bir denetime yatırım yapmak yerine bu riski satın alıyorlar. Suistimallerin yarıdan fazlası şu dört departmanda gerçekleşiyor:
Operasyon: %15
Muhasebe: %11
Üst Yönetim: %12
Satış: %11
Yani bir işletmeyi finansal açıdan hedef almanın birçok yolu var. Ama sonuç neredeyse bir tane. Firmalar böyle bir durum ile karşılaştıklarında yüzde 80 oranında kendi iç disiplin yollarını uyguluyorlar. Yani suistimalciyi işten çıkarıyor ya da tespit edebildikleri kazanımlarını geri almaya çalışıyorlar. Fakat her iki firmadan biri hiçbir zararını tazmin edemiyor.
Suistimale karşı sürdürülebilirlik
mekanizması Burada bir gerçek var; hiçbir kilit, kötü niyetli insanları durdurmuyor. Bunun için böyle bir suistimal ihtimalini her zaman kabul ederek çalışmak gerekiyor. Suistimal ve hile ile mücadele çok boyutlu ve uzmanlık isteyen bir süreç. Sadece teknoloji yatırımları ile bu riski bütünüyle ortadan kaldırmak mümkün değil. Bir Yunan atasözü diyor ki “Para belki her kapıyı açar ama kilitleyemez.” İnsana bağlı sorunların çözümünde de insan aklının kullanılması gerekiyor. Bunun yolu da eğitim ve farkındalıktan geçiyor. ACFE raporuna göre suistimal farkındalık eğitimleri, ihbar yoluyla ortaya çıkan vakaları iki kat artıyor. Ayrıca bu tip durumlar için geliştirilmiş sigortacılık sektörü ürünleri de giderek yaygınlaşıyor. Sürdürülebilir bir finansal model kurmak için yıkıcı rekabetle, yüksek maliyetle mücadele eden sisteme bir de suistimal yükünü yüklememek gerekiyor. Bunun içinse gerekli yatırımları zamanında yapmak, insanın bıraktığı bu yıkıcı ayak izine karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Alınabilecek tedbirlerin ne olduğuna ise bir başka yazıda değineceğiz