FİRMANIZ, FİNANSAL BİR SUİSTİMAL, HİLE VE SALDIRIYLA KARŞI KARŞIYA KALDIĞINDA BÜTÜN DENGELER BİR ANDA DEĞİŞEBİLİR. SON DERECE GÜÇLÜ GÖRÜNEN FİRMALARIN BU ÇEŞİT SUİSTİMALLERLE İÇTEN İÇE ÇÜRÜMÜŞ AĞAÇLARA DÖNÜŞTÜĞÜNÜ ÇOK GÖRDÜK. ELBETTE HİÇBİR ŞEY BİR GECEDE OLMUYOR. KÜÇÜK İHMALLER VE İYİ NİYETLİ GÖRMEZDEN GELMELER BİR SÜRE SONRA BÜYÜK BİR YIKIMA DÖNÜŞÜYOR. SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR FİNANSAL MODEL KURMAK İÇİN YOĞUN REKABETLE, YÜKSEK MALİYETLE MÜCADELE EDEN FİRMANIZA BİR DE SUİSTİMAL YÜKÜNÜ YÜKLEMEMEK GEREKİYOR.
Sürdürülebilirlik diye başlayan yazıları okumayı bıraktınız mı? Haklısınız. Üçüncü sınıf kömürden elektrik üretmeye çalışan ülkelerin, düzmece denetim şirketi raporuyla emisyon değerlerini gizleyen küresel markaların olduğu bir ortamda kullandığınız deodoranta laf edilmesi hiç adil değil. İnsanın doğa ile uyum içinde yaşaması fikri bütünüyle inandırıcılığını kaybetti. Artık tek bir hedef var: Daha fazla zarar vermemek. İşte bu, sürdürülebilirliğin temelidir. İnsan geçtiği her yerde ne yazık ki kendinden büyük bir ayak izi bırakıyor. İnsanoğlunun bu yıkıcı etkisi sadece gezegenimize karşı değil. O yüzden de sürdürülebilirlik, sadece çevre için kullanılan bir kavram değil.
Benim bahsedeceğim sürdürülebilirlik, işletmelerin finansal varlıklarını koruyarak hayatta kalma mücadeleleriyle ilgili. Bunun için, yersiz bir iyimserlik yerine güçlü bir denetim ve savunma mekanizması geliştirilmesini savunuyoruz. Firmanız, finansal bir suistimal, hile ve saldırıyla karşı karşıya kaldığında bütün dengeler bir anda değişebilir. Son derece güçlü görünen firmaların bu çeşit suistimallerle içten içe çürümüş ağaçlara dönüştüğünü çok gördük. Elbette hiçbir şey bir gecede olmuyor. Küçük ihmaller ve iyi niyetli görmezden gelmeler bir süre sonra büyük bir yıkıma dönüşüyor. Bu makale, size son derece güvenilir ve güncel birtakım istatistikler vererek, işletmelerin karşı karşıya kaldıkları finansal hile ve suistimalleri anlatacak. O sebeple önce bu verilerin kaynağı hakkında bilgi verelim. Suistimal İnceleme Uzmanları Derneği (ACFE) firmalara karşı işlenen finansal suçları izlemek için 1988 yılında ABD’de kurulmuş bir kurumdur. Kurum, bütün dünyada yaptığı anketler ve vaka analizleri sonrası iki yılda bir kapsamlı bir rapor hazırlar. Bu makalede paylaşacağım veriler de ACFE’nin 2022 yılı raporundan alınmıştır.
SEBEPLER VE SONUÇLARI
Firmalara karşı işlenen mali suçların diğer suçlara göre oranı artmıyor olsa bile verdiği zarar büyüyor. Bunun üç önemli nedeni var. Birincisi, teknolojinin hızlı gelişimi sonucu ortaya çıkan yeni dijital yollar: Hem finansal suç işlemenin hem de işlenen suçu gizlemenin yolu kolaylaşıyor ama aynı teknoloji bu suçlara karşı savunma geliştirilmesi için de kullanılıyor. İkincisi ise salgınla hayatımıza giren esnek çalışma modeli: Ofis ortamı dışında işlenen suçları izlemek çok daha zor. Bir sebep daha var, o da sosyal medyada işlenen daha konforlu ve keyifli bir hayat özlemi: Bu sanal dünya, insanları çalıştıkları hatta yönettikleri firmalara karşı suç işlemeye itiyor.
SUİSTİMALİ TESPİT KOLAY OLMUYOR
125 ülkede 2.504 vakanın incelenmesiyle ortaya çıkan verilere göre, finansal suistimale uğrayan firmaların yüzde 52’si suistimalden kaynaklanan zararını tazmin edemiyor. Çünkü suistimal gerçekleştikten sonra karmaşık kayıt sistemi içinde hasarı tam tespit etmek zor olduğu kadar, bunu piyasadan gizlemek de zor. O sebeple kol kırılıp yen içinde kalıyor. Dünyada bir firmanın uğradığı suistimali tespit süresi ise ortalama 14 ay. Çünkü minareyi çalan kılıfını da uyduruyor. Bu sürede firmalar yine küresel ortalamaya göre ayda 8.300 dolar kaybediyor. Çarpıcı olan, küçük işletmelerde finansal suçların işlenmesi oranı büyük firmalara göre çok daha yüksek. Çünkü denetim mekanizması zayıf, eğitim yok. Küçük işletmelerde fatura suistimalleri büyük işletmelere göre iki kat daha fazla. Çek ve diğer ödeme tahrifatları yoluyla işlenen suçlar ise büyük işletmelere göre dört kat yüksek gerçekleşiyor. Firmalara karşı işlenen bu suçların tespitiyle ilgili istatistikler de çok çarpıcı. Yüzde 40’tan fazla vaka, ihbar yoluyla tespit ediliyor. İhbarcıların yüzde 50’si de diğer çalışanlardan oluşuyor. Yani, başka bir ifadeyle suç ortakları suçu ihbar ediyor. İhbar olmadığı sürece tespit zor, çünkü bunun için iyi çalışan bir denetim mekanizmasına ihtiyaç var ve firmalar bu tip bir denetim yatırım yapmak yerine bu riski satın alıyorlar.
SUİSTİMALLER HANGİ DEPARTMANLARDA GERÇEKLEŞİYOR?
Suistimallerin yarıdan fazlası, şu dört departmanda gerçekleşiyor: Operasyon (yüzde 15), üst yönetim (yüzde 12), muhasebe (yüzde 11) ve satış (yüzde 11). Yani bir işletmeyi finansal açıdan hedef almanın birçok yolu var ama sonuç neredeyse bir tane. Firmalar böyle bir durumla karşılaştıklarında yüzde 80 oranında kendi iç disiplin yollarını uyguluyorlar. Yani suistimali gerçekleştireni işten çıkarıyor ya da tespit edebildikleri kazanımlarını geri almaya çalışıyorlar. Fakat her iki firmadan biri, hiçbir zararını tazmin edemiyor.
SUİSTİMALE KARŞI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MEKANİZMASI
Burada bir gerçek var: Hiçbir kilit, kötü niyetli insanları durdurmuyor. Dolayısıyla her zaman böyle bir suistimal ihtimalini kabul ederek çalışmak gerekiyor. Suistimal ve hile ile mücadele çok boyutlu ve uzmanlık isteyen bir süreçtir. Sadece teknoloji yatırımlarıyla bu riski bütünüyle ortadan kaldırmak mümkün değildir. Çok sevdiğim bir Yunan atasözü diyor ki, “Para belki her kapıyı açar ama kilitleyemez.” İnsana bağlı sorunların çözümünde de insan aklının kullanılması gerekiyor. Bunun yolu da eğitim ve farkındalıktan geçiyor. Yine ACFE raporundan güncel bir istatistikle, eğitimin bu alandaki önemine vurgu yapalım: Suistimal farkındalık eğitimleri, ihbar yoluyla ortaya çıkan vakaları iki kat artırıyor! Ayrıca bu tip durumlar için geliştirilmiş sigortacılık sektörü ürünleri de giderek yaygınlaşıyor. Sürdürülebilir bir finansal model kurmak için yıkıcı rekabetle, yüksek maliyetle mücadele eden sisteme bir de suistimal yükünü yüklememek gerekiyor. Bunun içinse gerekli yatırımları zamanında yapmak, insanoğlunun bıraktığı bu yıkıcı ayak izine karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Alınabilecek tedbirlerin ne olduğuna ise bir başka yazıda değineceğiz.